Hayatımızdaki her şeyi tanımlarıyla bilir ve öğreniriz.O nedenle tanımın doğru ve eksiksiz olması o şey hakkında doğru bilgi edinmemize vesile olur.Ama tanım eksik veya fazla ise yanlış öğrenme meydana gelir ve yanıltıcı olur.

O nedenle eskiler tanım için şöyle derlerdi:"Tanım,efradını cami',eğyarını mani olmalıdır".Yani bir şeyi tanımlarken bütün özelliklerini içine almalı ve kendinden olmayan özellikleri de tanıma katmamalıyız,demektir.

Bizler de bu tanımdan yola çıkarak "Müslüman kimdir? Müslüman kime denir? sorularına cevap aramaya çalışacağız.Diğer bir değişle müslümanı tanımlayacağız.Öyle bir tanımlayacağız ki bu tanım müslümanın bütün özelliklerini içine almalı,müslümanca olmayan özellikler de dışarıda kalmalıdır.

Daha işin başında söylemek gerekirse bu çok zor bir tanım olacaktır.Çünkü günümüzde o kadar çok karışık tanımlı Müslüman tipi ortaya çıkmıştır ki hangisini söylesek bilemiyorum.Kur'an ve Sünnetin/Hadisin tanımladığı Müslüman tipler çok çok azalmıştır.Bunun yerine "Efradı cami olmayan eğyarını da mani olmayan çok tipler ortaya çıkmıştır.(Yani İslami özelliklerinin hepsini taşımayan,buna karşılık İslami olmayan özelliklere sahip olan tipler ortaya çıkmıştır.)

Örneğin tesettürün ne hale geldiğini hepimiz görüyoruz.Bir kısım bayanlar görüyoruz başları kapalı ama vücutlarındaki daracık elbiselerle,aşırı makyajlarıyla Müslümanlıktan çok Süslümanlık tanımına daha yakın duruyorlar.Bir kısım erkeklerde vardır ki onlara göre Müslümanlık demek sanki başına fes takmak demektir.Dış görünümünü ilk sıraya almış Müslümanlığı Feslümanlığa çevirmişlerdir.

Günlük yaşamımız da bunlardan farklı değildir.Oysa "bir yerde ne isek her yerde öyle olmalıyız".Bu kural bizim kırmızı çizgimiz olmalıdır.Örneğin,tesettürlü kız ile sakallı nişanlısı evde, camide başka türlü iken,Pastanelerde ve Bistro Cafe'ler de diğerlerine özenircesine sarmaş dolaş olabiliyorlar.Bir kısım hacısı,hocası sakallısı,tesettürlüsü denize ,plajlara giderken açık saçık kiyafetlerle de denize girebiliyor.Onları uyardığınızda da:"Canım bunlar gibi giyinmeyip bu kadar millete komik mi olalım? Derken aslında İslami hayatlarını plajın dışında bıraktıklarını ima etmeye çalışıyorlar.Oysa "bir yerde ne isen her yerde öyle olmalısın."

Resulullah (sav)ın "Bir zaman gelecek ki İslamı yaşamak(imanını muhafaza etmek) avucun içinde kor ateşi tutmak kadar zor olacaktır" buyururken aslında bu ve buna benzer zamanları kastetmiştir.Yüce Rabbimizde Müslümanın yaşantısını anlatırken "...hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar..."(Maide,54) buyuruyor.Yani "el-Alem" ne der değil ",el-Alim (Allah )" ne der ona bakmak gerekir.

İslam'ı hayatı yaşarken Milletin "Enayisi" ben miyim? demek yerine belki de milletin "En İyisi "benim diyebilmeliyiz.

Bizler birbirimizi ikaz etmek durumundayız.Belki bu ikaz sebebiyle sevimsiz olabiliriz,ama Hz.Şuayb'ın (as) kavmine söylediği şu güzel sözleri unutmayalım ve kendimize örnek alalım:"... Ben sadece gücüm yettiğince (sizi) düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah'ın yardımı iledir. Ben sadece O'na tevekkül ettim ve sadece O'na yöneliyorum."(Hud,88).

Öyleyse Müslüman her yerde Müslüman olmalıdır.Camide ne ise ,Bistro Kafe'ye gittiği zaman veya plaja,havuza,dağa, bayıra gittiği zaman da aynı özellikleri taşıyan bir Müslüman olmalıdır.

Kısacası Müslüman, her yerde esas duruşunu bozmayandır.