Hz. Ömer (r.a) zamanında Medine'nin bir mahallesinde sürekli sarhoş gezen,

Sürekli içki içen bir adam varmış.

Etrafındakiler o adama: "Ömer seni duyarsa çok kötü olur"

Diyerek onu bu halinden uzaklaştırmaya çalışsalar da adam bu halinden kopmamıştır.

Günler sonra nasıl olduysa adamın hali Hz. Ömer'in kulağına gider.

Hz. Ömer katiplerinden birini yanına çağırır ve "Yaz!" der. .

Ğafir (Mümin) suresinin ilk 3 ayetini yazdırır.

" Katla bu kağıdı" der ve "O adama bunu ayık zamanında verin" diye emreder..

Görevli adam alır mektubu ve o adamın bulunduğu semte gider.

Adamı bulur ama adamı bir türlü ayık yakalayamaz.

3 gün bekler.. Nihayet adamı ayık ve yürürken yakalar..

"Ömer'in sana mektubu var,al!" der..

Adam açar mektubu ve okur:

"Ha mim. Bu kitap Alim ve Aziz olan Allah tarafından indirilmiştir.

O Allah günahları affeder, tövbeyi kabul eder bir Allah'tır

Ama tövbe etmeyen için de azabı çetin olan Allah'tır."

Adam ağlamaya başlar..Der ki:" Bu mektubu bana Ömer göndermedi,

Rabbim gönderdi, beni affedecek..Bırakıyorum,bi daha içmeyeceğim!! "

Şu sarhoş adamdaki inceliğe bakar mısınız

Nasıl da kendini Rabbine bağlamış

Nasıl da kendisini Ömerle korkuttukları halde

Ömer'den mektup gelince

Ömer'den korkmaz..

Ömer'in de kendisinin de Rabbi Olan Allah'tan korkar..

Ömer umurunda bile değildir..

Mektubun sahibi Ömer değil,Rabbimdir der..

Eyvallah der ve tevbesini oracıkta ediverir.

Demez ki, şu şişeyi hele bitirelim de ondan sonra

Yada hele bi gençliğimizi yaşayalım da ondan sonra..

Hemen oracıkta tevbe eder..

Mektuba bak sen! Üç tane ayet-i kerime neler yapıveriyor bünyede

Hele şuna bakıver sen!

Bir de bizim halimize bak, bakmışken..

En azından her Cuma hutbede dinlediğimiz hadis ve ayetler

Kimden kime gelen mektuplar ki acaba üzerimize alınmıyoruz..

Sosyal Medyada birçok hadis ayet paylaşırken iyi,hoş da

Hayata tatbik etmeye gelince elçiye zeval olmaz masalına mı dönüşüveriyoruz..

Bir arkadaşımız bizim bir yanlışımızı düzeltmek için

İyi niyetli olarak bizi Kur'an ile uyardığında niye sinirleniyoruz

Hatta o arkadaşımıza sarılacağımız yerde niye ondan kaçıyoruz?

Doğru olanı dokuz köyden kovdularsa kovdular

Biz Hak olana şehirler vermeliyiz..

Yeni şehirler imar etmeliyiz,tertemiz şehirler..

İçinde insanların dolaştığı, medeniyet kuran şehirler..

Herkesin birbirinden arılar gibi istifade etmeye çalıştığı

Art niyetin sokulamadığı hüsnüzanlı insanların yaşadığı şehirler

İnşa etmeliyiz Peygamber ahlakıyla..Bizi bu şehirlere davet eden güzel insanlara söz hakkı verip

Kısa olan şu ömrümüzü sürur ve bereketle uzatmalıHayattan tat almayı becerebilmeliyiz..

Din, nasihattir diyen bir peygamber

Ve o peygamberin takipçileri alimler

Nasihat odaklı sohbet halkaları ile bu ahlak şehirlerini kurmuşlardır.

Ahlaki yozlaşmaların önüne nasihat ile geçmişlerdir.

Nasihat veren kendinden bilmez ise nasihati,

Ve bilmezse görünen o kötülüğü, kişinin kendisinden

Aynı şekilde nasihat alan, işin özünü kavrayıp

Söyleyene değil Söyleteni muhatap alırsa

Bu ahlak şehirleri çok geçmeden, çarçabuk kurulur inşallah..

Ve herkes kendi yaşayışını düzeltince başka kardeşi eliyle

Ve herkes kendi evinin önünü süpürünce, tüm sokak omuz omuza verince

Temiz olacak bu şehrin tüm sokakları

O gün gelecek gül kokacak tüm şehir..

Öyle ki gül kokacak insanlar

Ve bu şehirden yükselen güzellikler kurtaracak dünyayı

Zihinlerimiz gül kokacak, fikirlerimiz arınacak..İnsan olacağız o gün..

İnsan gibi yaşayacağız..

Nasihatlerin dinlenildiği, Nasihat dolayısıyla küslüklerin yaşanmadığı

Nasihatten bir ahlak çıkaran, O şehirde buluşmak duasıyla, Selamlar..