10 numaraları hariç yetenekleri sınırlı, golü bulduktan sonra yerden kalkmayan bir takıma karşı oynarken; avantaj kuralından bihaber, sahada kendini Cüneyt Çakır gören, yeteneksiz bir hakeme karşı da mücadele vermek kolay iş değildi.

Buna kupada Kayseri maçını oynamış olmanın zorluğu ve moral, fizik yorgunluğunu da ekleyin. Çok önemli bir 3 puan aldı aslında İnegölspor Pazar günü.

Biz İnegöl'de maçlara kötü başlıyoruz. Neredeyse ilk 20-25 dakika sadece seyrediyoruz. Bunu bir türlü anlamıyorum. Bu rakibe de direnç kazandırıyor.

Ankara Demir kötü bir takım. 10 numaralı oyuncuları topu getirir; al at derse gol bulacak bir ekip. Bu takıma orada nasıl yenilmişiz inanılır gibi değil.

A.Kadir'in de gelmesiyle rakip savunmayı daha fazla rahatsız eder bir takım bünyesine büründük. Sadece Ergün'ü ileride bırakıp; onu da bir stoperin kucağına attığımızda uzun topları tekrar kendi yarı alanımızda görüyorduk.

4'lü savunmanın önünde Yasin-Emrah ikilisini, onların önünde Raif-Burak-Levent üçlüsünü ve hücumda A.Kadir ile Pazar günü çok sayıda fırsat yakaladık. Eğer o maç 1-1 bitseydi gerçekten yazık olacaktı.

Mantaliteyi daha hücumcu, daha çok isteyen bir İnegölspor'a çevirdi Taşkın Güngör. Zaten beklediğimiz de buydu.

Şampiyon olduğumuz sezon da İnegölspor, oynadığı futbolla keyif veren, oyunu daha fazla rakip alanda oynayan bir ekipti.

Bu taraftarı da stada çeken bir durum... Taraftar demişken; Pazar günü müthiş bir taraftar topluluğu vardı. Galibiyette ciddi katkıları vardı.

Puan tablosu İnegölspor'un Play-Off şansını ortaya koyuyor. Kupadan da elenmiş olan Bordo Beyazlılar artık sadece ligi düşünecek.

Kupada üst üste maç oynama alışkanlığı edinmesi, İnegölspor'a fiziksel üstünlük de sağlayabilir. Bunu ilerleyen haftalar göreceğiz.

Fakat şunu iyi biliyoruz ki ilk yarıya göre çok daha iyi, çok daha mücadeleci, isteyen, kovalayan, pes etmeyen bir takım var. İnşallah böyle devam ederiz.