Geride bıraktığımız haftada en çok Haydar Cerrah'ın açıklamalarını konuştuk. Cerrah'ın İnegöl'ün beklentilerini büyük bir cesaretle ifade ettiği sözlerini ben de köşeme taşımıştım.

Fakat bu konuya paralel bir kaç mesele daha var. Hazır gündem Kent Konseyi ve başkanının eleştirileri iken; Kent Konseyi nedir ne değildir, eleştiri ve eleştiriyi kabullenme kültürümüz neden yok bunları da konuşmamız gerekiyor.

Önce Kent Konseyi'nden başlayalım. 2 kez Kent Konseyi'nde görev yaptım. İlk olarak Ayhan Bayraktar'ın Kentlilik Bilinci Çalışma Grubunda başkanlık yaptığı dönemde grup üyelerinden biriydim.

Sonra da Belediye Başkanı Alinur Aktaş'ın davetiyle Burhan Alıcı başkanlığındaki Kent Konseyi'nin yürütme kurulunda Gençlik Meclisi Başkanı olarak görev aldım. O bakımdan ukalalık yapma hakkım var biraz bu konuda.

Haftaya damga vuran konuya ilişkin yapılan haberler, yorumlardan anladığım öncelikle şu: Bir çok yorumcu Kent Konseyleri ne işe yarar, çalışma sistemi nedir, kime bağlıdır bu konularda çok da bilgi sahibi değil.

Kent Konseyleri yaptırım güçleri olmayan, kasası, bütçesi olmayan kurumlar. Kent Konseyinde yer alan herkes gönüllülük esasıyla yer alırlar. Kent Konseyleri varlıklarıyla aslında eleştirinin -amiyane tabirle- babasını yapıyorlar.

Kent Konseyleri o kentin sorunlarına yönelir ve o konuda proje üretirler. Bu projeleri de ilgili makamlara sunarlar. Bu illa Belediye değildir. Başta kamu kuruluşları olmak üzere özel kurum ve kuruluşlara da proje sunarlar.

İsterseniz nasıl eleştiri yaptıklarını örnekleyelim. İnegöl Kent Konseyi, kaldırım işgalinin çözümüne ilişkin olarak aslında şu eleştiriyi yapmıştır. İnegöl Belediyesi, sen bu kaldırım işgali konusunu çözemedin. -Haydi daha ileriye gideyim- Bu işi beceremedin. Ben bunu çözmek istiyorum. Bana yardım et.

Bundan daha güzel eleştiri olur mu? Kent Konseylerinin varlık sebebi eleştirel bakış açısı sonra da soruna çözüm üretme çabasıdır. Kent Konseyi Başkanının kente ilişkin yorum yapması ve eleştirmesinden daha doğal ne olabilir ki?

Gelelim eleştiriye karşı tahammülsüz duruşa. İstifa isteniyormuş, gereken yapılmıyormuş, Adem Demirel susuyormuş, Aktaş arkadaşını satıyormuş.

Başkan Aktaş'ın yanlış yaptığını bir önceki yazımda ifade ettim. Aktaş, önceki gün yemekte Cerrah ile yan yana oturarak; aslında güzel bir mesaj da verdi. Aralarında sorun olmaması sevindirici. Biz gelelim yarayı kaşımaya çalışanlara...

Eleştiriye tahammülsüzlüğü anlamıyorum. Kimse bizi eleştirmesin. En tepeden en alta kadar tam bir biat kültüründe yaşayıp gidelim. Yanlış yapıyorsak gözler kapatılsın, doğru yapıyorsak - yanlışta da yapılıyor hoş- bol alkış... Ne güzel dünya...

Kent Konseyleri AK Parti'nin arka bahçesi midir? Kent Konseyi üyeleri AK Parti'nin bakanlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, teşkilatlarını eleştiremez mi? Bu isimler sürekli doğru işler mi yapıyorlar da yanlış olduğu ifade edildiğinde linç başlatılıyor?

O zaman böyle bir kurum oluşturmasaydınız. Ne gerek vardı? Kendiniz çalıp oynardınız. Haydar Cerrah'a akıl satmak gibi anlaşılmasın ama sakın ha istifa etmeyin. Aynı kararlılıkla yolunuza devam edin.