Bu haftaki Dipsizgöl kıraathane sohbetlerimize Tırapa önündeki köy kahvesinden devam ediyoruz. Yatsı namazından çıkanlar birer ikişer kahveyi doldurmakla beraber. sohbetlerimizin namını duyan vatandaşların akabinde bu haftaki sohbetimize İnegöl Garnizon Komutanımız ve beraberinde ilçemize yeni atanmış olan, taa Antalya Yöremizin Goca Yörüklerinden olan Kaymakamımız Şükrü Görücü bey de teşrif etmişlerdir. Kendileri tıpkı bizden biri gibi olunca ısınıp kaynaşmak çok kolay olmakta.
Derken televizyon kapatılır. sohbet başlar. İncili: ''Öncelikle köyümüze tanışma ve sohbetimize teşrif etme nezaketinde bulunan Garnizon Komutanımıza Ve Kaymakamımıza hoş geldiniz der. sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Ve dahi Yörük olduğunu söyliyen kaymakamımızdan Yörüklerin hikayesini dinlemek isteriz. buyrun sayın kaymakamım.'' deyip sözü kaymakama verir.

Güler yüzlü ve sevecen kaymakamımız: ''İnegöl'e tayın olduğumdan bu güne bu ziyaret ettiğim 66. köy olmaktadır. Tabi ki sizlerin bu içten ve samimi tavrınız bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Bizler vatandaş ile devletimiz arasında köprü vazifesi gören, devletimize karşı vatandaşa, vatandaşımıza karşı da devletimize hizmet eden hizmet erleriyiz. Her daim bir sorunu problemi olan arkadaşlarımızın her türlü derdini dinleyip çözüm üretmekle mükellefiz.
Madem İncili Dede yörük olan bizden yörüklerin hikayesini dinlemek ister. İncili dedeye bize böyle bir hikaye anlatma fırsatı verdiği için ve dahi torunu Bahattin Tatlı'ya da bu hikayeleri kaleme aldığı için teşekkür ederim.
Hepimiz çok iyi bilmekteyiz ki; çocukluğumuz, hepimizin çocukluğu, Dedem Korkut Hikayeleri ile geçti. Bunları bilmiyen yoktur. Bilmiyenler de bilenlerden sorsun öğrensin. Neticede bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp, der atalarımız.

Vakti zamanında: taa M.Ö. 4000'li yılların 9 Mart'ıdır. Ergenekon ovasına sığmaz olan atalarımız, Altay Dağları'nda bulunan geçit vermez demirden sıra dağları Dedem Korkut önderliğinde yakmaya karar verir. Ergenekon ovasında sıkışıp kalmış olan neslimizin tek çıkış yolu budur.
Derken sıra sıra odunlar toplanır. Toplanan odunlar ateşe verilir. 70 büyük körükle ateş harlana harlana demirden sıradağlar eritilir ve geçit açılır. Açılan geçit soğuduğunda 21 Mart'tır ve o gün atalarımız yol veren yüce dağlardan dünyaya yayılmaya, yeni yeni otlaklar aramaya çıkar. Şşte bizler o günü yani 21 Mart'ı Nevruz olarak kutlarız.

Bunların devamında atalarımızın bir zaman yaptıkları Toy'da Türklerin göçebe hayatı yaşayıp, hayvancılık ile geçinenlerine yürüyen Türk denir. Tabi bu zamanla dil sürçmesinden kaynaklanarak Yörük olarak dilimize yerleşir. Tamam mı İncili Dede? İşte bizim hikayemizin aslı budur. Lakin bizler önden şehire inenlerdeniz.'' diyerek sohbeti bitirir. Haa devamını çok mu merak ettiniz? O zaman Genç Gazete'ye abone olacanız. Hadin gari bekliyoruz.

GARİP FAKİİ.