Hamdolsun İnegöl de iş imkânı oldukça fazla. Hatta işçiye ihtiyaç var. İnegöl ün patronları ticaretini tüm dünya sathında yapıyor. Bu da hem ülkemiz hem de İnegöl için ekonomik kalkınma sağlıyor. Buraya kadar iyi. Sorun nerede?
Sorun belki de İnegöl ün avantajı olan mobilyayı üretebilme kabiliyeti. Şöyle ki; İnegöl mobilyayı üretmeyi biliyor, satmayı da. Ama sonrasında çuvallıyor. Biraz portföyü olan, birkaç usta ile tanışıklığı olan azda sermayesi var ise oldu mobilyacı. Peki ya sonrası?
Bu işin maliyeti, resmi boyutu, iş ve işçi güvenliği, kalite standardı gibi konulardan ne haber. Geçmiş yıllarda İnegöl bunun faturasını çok ağır ödedi.” Burada İnegöl mobilyası satılmaz” tabelalarını biz mağazalarda az görmedik. Eğer resmi kurumlar harekete geçmez ise bu sorun ile yakın tarihte yine karşılaşabiliriz. İnegöl ü temsil edebilecek oluşumlara her zaman ihtiyaç var. Ancak bu işe bir çeki düzen de verilmeli.
Bir tarafta tüm resmi vazifelerini yerine getirmeye çalışan firmalar, diğer yanda merdiven altı firmalar. Burada haksız bir rekabet var. Kalitesiz hammadde ile yapılan mobilyalar, faturasız çıkışlar, sigortasız işçi çalıştıran firmalar ile rekabet edilebilir mi? Özel sektörün teşebbüs hürriyeti var tabi. Ancak haksız rekabetin de önüne geçilmeli. Bu işler artık deli cesareti ile değil akıl ile yapılmalı.
Bir tarafta tüm sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan firmalar, diğer tarafta her türlü kaçağı olan firmalar. Devlet bu işe bir dur demeli. Göz önündeki firmalardan alabildiğin kadar alacaksın, diğerlerine eğilmeyeceksin. Bu düpedüz zulüm dür. Bunlardan ne koparırsam kar dır zihniyetinin terk edilmesi lazım.
Diğer taraftan devletimiz sağ olsun firmaların üzerine yük bindirdikçe bindiriyor. Avrupa birliğine uyumdan dolayı şunu yükleyin, işçi güvenliğinden bunu yükleyin, devlete gelir lazım bunu da yükleyin. Bu işin bir sonu yok mu? Bir vicdan sahibi bürokrat da yok mu? Yahu tüm bu yükleri yükledik te bunlar bunu taşıyabilir mi diye soran? Tamam, tüm getirilen sorumluluklara itirazımız yok. Elbette işçi sağlığı önemli, elbette devletin selameti önemli. İyi olan her şeye tamam. Ama biraz insaf edin. Devlet kazandın, kazanmadın ben vergimi alırım arkadaş modundan çıkmalı. Vatandaşına güvenmeli. Vatandaş ta güven vermeli.
Bu günlerde bir hastalık ortaya çıktı. Bazı çalışanlar sırf tazminat alabilmek için avukatlara baş vuruyor. Bazı avukatlar da komisyon alabilmek için işverenleri tehdit ediyormuş. İki lira alan birine, yok sen üç lira alıyorsun diyelim daha çok tazminat alırsın diye akıl veriyormuş. Etrafınızda bunun birçok örneğine rastlamışsınızdır. Bu zulüm değil mi dir? Kardeşim madem sen de tüm haklarını ver diyen de haklı ama bu durumda ortada hiçbir firma iş yapamaz. Bir dengenin tutturulması lazım. Her firma tüm sorumluluklarını yerine getirsin. O zaman zaten eşit şartlarda rekabet edileceğinden sıkıntı ortada kalkacak.
Selam ve dua ile. Hayırlı, bereketli kazançlar dilerim.
Gelen Ramazan-ı şerif, başta bize ve tüm İslam âlemine barış huzur ve sükûn getirmesi için Cenabı Hakk’ a dua edelim.