Çin’den otobüse binip yaklaşık 3 saat sonra Hong Hong gümrüğüne varıyoruz. Kontrollerden sonra tercümanımız bizi karşılıyor. Otobüste kısa bir şehir turu yapıyoruz. Devasa binalar, gökdelenler çok fazla var. Trafik sağdan akıyor. Direksiyonlar sağ tarafta. Neden? Zira burası bir İngiliz sömürgesi… 100 küsur yıl İngilizlerin himayesinde bir ülke.. Şu an ise Çin’e bağlı özerk bir yer.
İngilizler burayı bırakmış bırakmasına da, giderayak 50 yıllık ta sözleşme imzalamış… Yani eski kanunlar elli yıl daha geçerli. Zaten bir ülkenin denize kıyısı varsa İngilizler muhakkak işgal etmişlerdir… Denize kıyısı olup da İngiliz işgaline uğramayan devlet yok dünyada.
Bu şehirde dünyanın en yüksek binası var. 485 m boyunda 180 katlı. Ve bunun gibi binalar çok tabii ki.. Dünyanın en yüksek köprüsü burada... Bin altı yüz küsur metre.
Bu ülkede ticaret çok hızlı… Limanda konteynırların sayısını tahmin etmek çok zor. Zira burası serbest bölge… Ebay gibi, Alibaba gibi alış veriş sitelerinin çoğu bu ülkelerden satış yapıyor.. Malum burada vergi sistemi olmadığı için fiyatlar cazip..
Hong Kong tan ne alınır diye soruyorsunuz:
Elektronik diyorlar. Zira diğer ürünler gerçekten pahalı.. Armani, Dolce Gabbana, Gucci gibi markaların mağazaları o kadar çok ki. Fakat fiyatlarda maalesef pahalı… İnsan içinden diyor ki:
-Türkiye gibi ucuz yer yok.
Meşhur River Road diye bir caddeleri var. Yer gök insan. Bu kalabalıkta yürürken karşımıza uzak doğu mimarisinde 2 minare çıkınca ohh diyoruz. Maşallah barekallah.
Camiye girip namazlarımızı eda ediyoruz. Zaten bu ülkede Budistlerin dışında Hıristiyanlar, Yahudiler ve de 200 bin civarında Müslüman varmış. Müslümanlar genelde Endenozya’ dan imiş. “Selamün aleyküm” deyince sarılıyorlar. Bana en son sarılan amca Güney Afrika’dan imiş.
Bu ülkede ne yenir? Bana sorsanız bir şey yenmez ama aç kalınca; “helal food” yazısı arıyor insan.
Evet bu ülkedeki insanlar Allah’a imana aç .. Ve ciddi Müslüman olma potansiyeli var bu ülkenin insanlarında. Kim vesile olacak bu insanlara? Geçen yazım da demiştim.
-Bilmiyorum.
Zira Müslümanlar halen kendi derdinde… Dünyevi rahatımızı düşünüyoruz..
Dedim ya; sekülarizm…