Son günlerde bir itiraf furyasıdır gidiyor. Cemaat mensubu olmadıkları için askeri okullardan ayrılmak zorunda olanlar, içlerinde kalıp askeriyeye adam yetiştirenler bir bir çıkıp bildiklerini paylaşıyor.

Terör örgütü noktasına gelmiş olan cemaatin gerçek yüzünü deşifre ediyorlar. Ben bu konuda yapılan açıklamaların önemli olduğunu düşünüyorum. Fakat aynı zamanda içimde bir ürperti oluşturuyor.

Kaç insanın hakkına girmiş, kaç insanın hayatını çalmışlar farkında mısınız? Sadece soruları çalmadılar, sadece makamları çalmadılar. Kaç hayat çaldılar. Kaç çocuğu ailesinden çaldılar hiç düşündünüz mü?

Yıl 2002...Adana'da cemaatte kalırken; Ahmet adında bir arkadaşım vardı. Temiz yüzlü, günaha bulaşmamak için inanılmaz çaba harcayan, gece namazlarına dikkat eden mübarek bir çocuk.

Bu çocuğu ya Tacikistan ya da Türkmenistan şu an hatırlayamıyorum Türki Cumhuriyetlerden birine gönderdiler. Ailesi gitmesini istemedi. Bir müddet sonra babası da vefat etti. Annesini bırakıp yurtdışına gitti.

Nasıl dönecek geriye? Annesinin yüzüne nasıl bakacak? Bunların birer terörist olduklarını anladığında acaba ne hissetti Ahmet, çok merak ediyorum.

Annesinden, babasından binlerce, on binlerce çocuğu kopardılar. 'Hizmet' diyerek o yolda biz de yürüdük. Hüseyin Gülerce gibi, Latif Erdoğan gibi isimler ne zaman ki bunun hizmet değil, uluslar arası yasadışı bir örgüt olduklarını anladılar. Ayrıldılar. Şahsen o direkten dönenler arasında yer alıyorum. Elhamdülillah.

Orta 2'den itibaren onlarla birlikte yürüyen, askeri okulsa askeri okul, polis kolejiyse polis koleji, yurtdışıysa yurtdışı ne dedilerse yapan, hayatlarını çalmalarına müsaade eden o pırıl pırıl Anadolu evlatlarına acıyorum.

Boğaziçi, ODTÜ, Bilkent gibi Türkiye'nin en iyi üniversitelerinde okumuş, ailelerinin büyük bir hasretle beklediği, 'Mühendis olacak, doktor olacak benim oğlum, ülkesine hizmet edecek' diye övündüğü evlatları, 'Türk Okulları' aldatmacasıyla üç kuruşa öğretmenlik yaptı Afrika'da, Asya'da, Avustralya'da...

Şimdi o çocuklar nasıl dönecek? Nasıl bakacak annesinin yüzüne? Bugünün Peygamber varisi diye kakaladıkları hocası kaçacak delik ararken; bu çocuklar ne yapacak?

Yazık... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Alt kısmı ibadet, orta kısmı ticaret, üst kısmı ihanet' dediği bu yapının alt kısmındaki bir kısmını tanıdığım tertemiz çocuklara üzülüyorum. Soruları çalmadınız sadece be şeref yoksunları, o çocukların, ailelerinin hayatlarını da çaldınız.