Oğlum derslerin nasıl?Eh İşte.
Babacığım sağlığın Nasıl?
Eh işte idare eder .
İşler nasıl? Eh işte ..
Kızım yemeklerimi beğendin mi? Eh işte...
Delikanlı mutlu musun? Eh işte...
Çocuklar geziyi nasıl buldunuz? Eh işte....
Bir türlü mutlu olamıyoruz.Ve bir türlü huzur bulamıyoruz.
Asrımız herhalde kararsızlıkasrı.Mutsuzluk ve doyumsuzluk asrı.
Çoğunlukla Ne evdeki çocukları ,ne okuldaki gençleri ,ne anaları, ne babaları,ne de ihtiyarları şükür ve huzur makamında göremiyoruz.Gerçekten vahim bir durum.Hastalıklı ruh hali artıyor.
Yapılan sosyal faaliyetler,çeşit çeşit alınan elbiseler,elektronik eşyalar,cep telefonları,filmler,sinemalar,lunaparklar,eğlenceler,yediğimiz yemekler,eskiye göre daha konforlu hayatlar bizi mutlu etmeye yetmiyor.Eh işte
Oysa biraz tefekkür nazarıyla baksak,biraz akltsek mutlu olmaya ,şükretmeye binler sebep var.
Çevresindeki ağaçlara baksa görür mesela.Oksijen üretip ,sağlığımıza katkı sağlamak için ne mucizevi bir sistemle çalışıyorlar.Hem de parasız-pulsuz sunuyorlar bu hizmeti.
Derler ki; Dünyadaki tüm insanlara 6 yetecek oksijen üretimi için 38 trilyon dolar gerekliymiş.Ağaçlar bunu bedava yapıyor.Niçin yapıyor?Bizim mutluluğumuz ,sağlığımız için...
Mahalle pazarına gidin de bir görün renk cümbüşü meyveleri-sebzeleri.Cansız topraktan bizlerin sofralarına ne harika yiyecekler ,ne acaip lezzetler ikram edilmiş.Hem de rengiyle,kokusuyla,tadıyla tam bir mucize.Bedava
Bir şair der yaBedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;...

Tüm bu güzellikler içinde,tüm bu bedavalıklar için de bizler hala eh işte diyoruz ya.El İnsaf.
Şükür gerektirecek,mutlu olunacak bir dünya sebep gösterebilirim.

Canlı cansız herşey seni mutlu etmeye çabalarken,sen mutlu olmak istemiyor,hala şikayet ediyorsan ,yaradana şükür etmiyorsan ne diyeyim ben sana;

El İnsaf