Çin gezimiz tam 1 hafta sürdü. Gittiğimiz kentin ismi gounzah idi. Yerel adı conton. Nüfusu 6 milyon civarında idi. Halk olarak cabuk sinirlenmeyen ve hızlı konuşan bir yapıya sahipler. Biz her ne kadar ticari bir niyetle gitmiş olsak da, sosyoloji alanında bazı tahlillerimi sizinle paylaşmak istedim..
Halk yemek yemek konusunda bizim kadar iştahlı olmasa gerek. Zira insanlarda kilo sorunu hiç yok.. Herkes fit diyebiliriz. Bunun nedenini sorduğumuzda aldığımız cevap şu oldu;
Bu ülkede ekmek yemek kültürü yokmuş. Hata tatlı yemek kültürü de pek azmış. Erkek adam tatlı yemez gibi bir algıda varmış. Yemekleri genelde haşlama ve ot tarzı yemekler. Yani canan Karatay Hoca buraya bızden önce uğramış gibi gözüküyor.
Çarşıda gezerken et lokantalarının önünden geçiyoruz. Kokuya dayanmak mümkün değil.. Bayılmak yada kusmak an meselesi. Tezgahta domuz , fare çok fazla var. Tabi bu tezgahların önünde durup şunu dedim;
Hangi etleri yiyeceğimize karar verip bizi yönlendiren bir dine mensup olduğum için Rabbime ne kadar şükür etsem azdır. Etler gerçekten fıtrata uymadığı aşikar.
Biz ne yedik diye soracak olursanız, şehirde 3 adet türk lokantası vardı. Türk müteşebbis gidip orada restoran açmış. 15 yıldır hizmet veriyorlar. Adana, Urfa, döner v.s bulmak mümkün.
Etleri Uygur Türklerinden alıyorlarmış. Yani helal kesim et bulmak mümkün. Bu arada tavuk kırmızı etten pahalı…
Çin de yaşam hiçte ucuz değil. Hayat pahalı. Sadece ihracat yapan üreticiye devlet destekleri olduğu için fiyatlar ucuzluyor.
Her dairenin önünde demir parmaklıklar var.. Bu daire 30. Katta olsa bile . Zira intihar olayları çok olduğu için devlet tedbir almış.
Bu ülkede bir milyar üç yüz milyon insan var. Çoğu dinsiz. Allah’ı tanımıyor. Ana baba hatırı yok. Devlet yılda en az bir sefer ana baba ziyaret etmeyi mecburi kılmış.
Budizm dini hakim olsa da halkın çokta din takıntısı yok gibi.
Bediüzzaman Hazretleri’nin sözü aklıma geliyor. ’Bir tek gaye i hayalim var. Dünyada imana girmeyen tek bir insan kalmasın’
Yani bu zatın vizyonu hedefi dünyada her kesi ehli iman yapmak.
Biz bu zatın hedefine ne kadar destek olabiliyoruz.. Bizler kendi hanemizi islamla şereflendirip, sıra ne zaman dünya insanına gelecek?
Sahabenin Çin’e gidip İslam’ı anlatma derdi vardı.. Biz bu dertle ne kadar dertleniyoruz? Zira İslami’a davet edilecek çok insan var Çin’de..
Çin potansiyel Müslümanlarla dolu. Kim anlatacak? kim davet edecek onları, ben bilmiyorum.. Bildiğim bir şey var o da; bizler dünyaya dalmış keyif yapıyoruz. Yani sekülerizm.