Ülkemiz, 15 Temmuz gecesi büyük bir badire atlattı. Hepimize geçmiş olsun.
Ülkesine ihanet eden Paralel Yapı Fethullah Gülen Cemaati; ülkemize, milletimize çok büyük zarar verdi. FETÖ terör örgütüne ve tüm terör örgütlerine lanet olsun. Allah'ın laneti hepsinin üstüne olsun. Özellikle de içimizdeki bu hainleri, FETÖ örgütünü lanet ediyorum.
Artık bu hain Paralel Yapının; altı, üstü, yanı kalmamıştır. Bu saatten sonra bir şekilde o Hain Yapı içinde yer alanlar, hala elini, emeğini, parasını, sermayesini, desteğini çekmeyenler; benim gözümde şerefsiz darbecilerle, millete silah doğrultan hainlerle aynıdır. Suriye'deki zalim Esad'dan, Mısır'daki kukla Sisi'den ve Gazze'ye bomba yağdıran Siyonistlerden,bebek katili PKK'dan, vesaire alçaklardan farklı olduklarını düşünmüyorum.
Hayatımın hiçbir aşamasında FETÖ Cemaate sempati duymadım. Bu Cemaatin hiçbir zaman 'İslam ümmeti' diye bir derdinin olduğunu düşünmedim. Hizmet ve eğitim perdesi altında yapılan çalışmalara bakıp bunlara sempati duyan dostlarıma da bu düşüncemi her seferinde dile getirdim. Hizmet etiketi ile yaptıkları her çalışmaya 'acaba' ile baktım.
Bu hem şahsi duruşumdur hem de Yönetim Kurulu Başkanlığında bulunduğum kurumumuzun stratejisidir. Yani hem kişisel olarak hem de kurum olarak FETÖ cemaatine hep mesafeli olduk.
Milli görüş kökenli, İmam Hatip Mezunu ve Milli Gençlik Vakıf'larında yetişmiş bir Mümin olarak yazıyorum bu satırları.
Ancak, temsil ettiğim konum gereği, iki gündür cemaatçi olarak bilinen insanlar kapımı aşındırıyorlar. Darbe girişiminden sonra, gerçekleri gördüklerini ve FETÖ örgütü ile aralarına mesafe koyduklarını söyleyip bunu kamuoyuna ilan etmek istiyorlar. İçlerinde gerçekten olayın vahametini ve FETÖ Örgütünün ihanetini fark edip, bu yapıdan ayrılmak isteyenler var.
Tabi oluşan konjonktürden korkup takiyye yapanlar da var. Sonuçta, pişmanlıklarına ve artık FETÖ örgütünden beri olduklarına dair ilan verme talepleri var. Biz de kurum olarak, bu ilanları yayınlayıp yayınlamamayı çok tartıştık. Sonuç olarak şu karara vardık: Biz yayınlamama kararı verdik. Onlar da fikirlerini sosyal medya hesaplarından paylaştılar. Bu paylaşımlara toplum farklı tepkiler gösterdi. İnanan, inanmayan söven, sayan zarar vermek isteyen bir çok insan var. Bu tepkiler vatandaşın tepkisi.
Devletimiz herkes için gereğini yapacaktır. Devletin refleksi, olaylara ve şahıslara yaklaşımı vatandaştan farklı olacaktır. Yapılan ilan ve beyanlar, şahıslarla ilgili kanaatlere yön verebilir ancak Devlet'in hukuki kararını değiştirmeyecektir. Varsa yapılan bir hainlik elbet tespit edilip cezası kesilecektir.
Cezayı devlet verir vatandaş değil.
Peki biz ne yapmalıyız.
Bizi tanıyanlar bilir. Biz her konuda önce insan ve bir Müslüman olarak duruş gösteririz. Bu konuyu tartışırken de kararımızı bu ölçüye göre verdik. Her konuda aldığımız karar şudur: Biz bir Müslüman olarak olaylar karşısında, İslami bir duruş göstermeliyiz.
İslam tarihinde bu duruma ışık tutacak çok önemli olaylar var. ResulullahEfendimiz'in(s.a.v) münafıklar karşısındaki tutumu, bu tür durumlarda zahire göre hareket etmesi en önemli dayanağımızdır.
Kelime-i şehadet getirmesine rağmen, müşrik düşman askerini öldüren sahabeye, ResulullahEfendimiz'in (s.a.v) sorusunu hatırlayalım: " Kalbini yarıp baktın mı?" "Ama Ya Resulullah, beni kandırmak için Kelime-i Şehadet getirmiştir." Efendimiz (s.a.v) tekrar tekrar sorar: "Kalbini yarıp baktın mı?"
Millet olarak gösterdiğimiz reaksiyon da hatta sergilediğimiz öfke de tamamen haklıyız. Bu hainliği yapanlar, alet olanlar hala da bunda ısrar edenler en ağır cezayı hak ediyorlar.
Ancak öfkemiz de, cezamız da hukuk çerçevesinde olmalı. Karşımızdakiler kanunsuz ve vicdansız ise de biz onlar gibi alçak değiliz.
Maide Süresi 8. Ayet-i Kerime'de mealen Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Adil olun. Bu, Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır."
İlahi ölçü budur.
Bu sebeple, vatandaş olarak, samimiyetle; "Ben pişmanım, bu yapının hainliğini geçte olsa fark ettim, şu saat itibari ile Hizmet olarak inandığım, ancak artık bir terör örgütü olduğunu gördüğüm FETÖ'den ayrıldım" diyenlerin beyanlarını dikkate almak durumundayız. Kalbini açıp bakamayacağımıza göre beyanı esas almalıyız. Bu şahsi bir tavırdır. Hukuki bir hesabı varsa, Onu da devlet görecektir zaten.
Takiye yapıp toplumu kandıranlar da bırakın kuş beyinleriyle bizi kandırdıklarını düşünsünler. Ben vatandaş olarak kandırmaktan sakınmayı, zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederim.
Ne kimsenin avukatıyız ne de savcısı. Bu günlerin hassasiyetine ve toplumun haklı refleksine binaen ( bize karşı oluşacak muhtemel tepkileri göze alarak)biz bu İslami duruşu benimsiyoruz.
Devletimize güvenelim. Hesabı devlete bırakalım. Hukuki açıdan hainliği ve cezası olmayanları kazanmaya çalışalım. En önemlisi de; sağduyumuzu kaybetmeyelim.
İlla adalet, herkes için...