Türkiye 15 Temmuz gecesi büyük bir badire atlattı. Darbe girişiminde bulunan askerler 200'den fazla insanı şehit etti.

İstanbul ve Ankara'da yoğunlukla yaşanan katliamlara tanıklık eden İnegöllü eğitimci Nazmi Gödelek, o gece yaşadıklarını Genç Gazete'ye anlattı.

UÇAKLAR, HELİKOPTERLER UÇUŞUYOR

Berlin İslam Federasyonu Mariendorf Camii Eğitim Başkanı Nazmi Gödelek, 13 yıldır Almanya'da yaşadığını aktararak;

"Her yıl olduğu gibi bu yılda izin için Türkiye'ye gelecektik. 20'sinde gelmeyi planlıyorduk ama biz erken gelelim istedik. 15'inde yola çıkma kararı aldık. Her yıl arabayla geliyorduk bu yıl uçakla gelmeye kadar verdik. 1 saat geç ola çıktık. Sabiha Gökçen'de bir sıkışıklık var dendi.

Sabiha Gökçen'e indiğimizde gümrük polisi olurdu çok sayıda. 1 yada 2 tane vardı. Millet sıra bekliyor diye kavga etmeye başladı. Orada da biraz bekledik.

Çıktık, araba kiralamıştım. Arabayı aldığımda bana darbe oldu dediler. Ne darbesi dedik.

Arabayla ilerlerken 500 metre ileride trafik durdu. Sonra AK Parti İl Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı milleti dışarı, sokağa çağırıyordu.

Önce neden milleti dışarı çağırıyorlar diye düşündüm ama sonra durum vahim dedik. O an uçaklar, helikopterler uçuşuyor. Az sonra ileriden bir kadın ağlayarak geliyor. Baktık tanklar geliyor" dedi.

Magnum dondurmaları neden toplatıyor? Magnum dondurmaları neden toplatıyor?

BİNLERCE KİŞİ TANKLARI SARDI

8-9 tankın Sabiha Gökçen Havalimanına doğru ilerlediğini aktaran Gödelek;

"Ben araçtan çıktım. Hanım gitme dedi ama ben durmadım. 200'e yakın kişi tankların önüne durduk. Sürükleye sürükleye bizi ileriye kadar götürdü. Bir amca paletin altına yattı. O boşluğa yuvarlanıp kurtuldu.

Biz konuşmaya başladık. Yüzbaşı vardı başlarında. Elinde telsiz, telefon konuşuyordu. Ben o yüzbaşıya burada PKK yok, terörist yok, kimi vurmaya geldiniz diye sordum. Bana sus işareti yaptı.

Bir askerde sarmışlar makaraya bin iki bin mermi vardı. Çıldırdık. Bir hacı amca silahı ağzına dayadı. Sık diye bağırdı. Bir kurşunun böyle gitsin, dedi. Biz de o an yüzbaşıya bağırdık çağırdık.

Ne yapalım emir kuluyuz diyor. Sana emir verecek adam Genelkurmay Başkanı rehin. Sana bu emri kim verdi. Tam o anda sıktılar yukarıya. Zannettiler ki kaçacak millet. O anda 2-3 bin kişi bir anda tankların üstüne çıktı. Tanklar kayboldu.

Aldık silahlarını tankın içinde attırdık. Yüzbaşı silah benim namusum diyor utanmadan. Askerler silahların içinde kaldı öylece. Sonra o yüzbaşıyı televizyonda gördüm. Acayip bir korku vardı yüzlerinde.

Panik içerisindeydiler. Aşağıya inin biz geri döneceğiz dediler. Hayır siz geri çevirin biz öyle ineceğiz. Sonra tankları geri döndürdüler" ifadelerini kullandı.

ÜZERİMİZE KURŞUN YAĞDIRDILAR

O geceki dehşeti köprüde de yaşadığını anlatan Nazmi Gödelek, şöyle devam etti: "Tanklar gidince arabaya bindim. Yanlışlıkla terse köprüye gitmişim. Köprüyü görünce ne işim var burada dedim. İleride salmıyorlar. Trafik durdu.

Önümde de kum kamyonu var. Oradan çatışma sesleri geliyor. Vurulanlar var. Hastane soruyorlar. Az sonra yol açıldı. Millet ilerliyor. Meğerse barikatların oradan insanlar ters yola giriyor.

U dönüşü yapıyorlar. Kamyon o U dönüşünü atlamış ilerliyor. Biz de arkasından gidiyoruz. Sınırı geçmişiz. O an üzerimize mermiler... Lastiklere sıkıyorlar. Kamyoncu o an geri geri gelmeye başladı. Bizim üstümüze sürebilirdi. Arkadakilerin de dönmesi gerekiyor.

Allah yardım etti. Araçlar geri döndü. Gişelere 50 metre vardı. Yaralılar, ölenler vardı. Hem köprüden hem de dağın tepesinden çapraz ateş vardı. O korkuyla geri döndük. Ters yönden ilerliyoruz. O an nereden gideceğimizi bilemiyoruz.

Üstümüze doğru gelen bir trafik var. Saat 4.00-4.30 gibi benzincide yine ters yöne gittiğimiz söylediler. Öylece sonra İstanbul'dan çıktık. Balıkesir'e gittik.

4 gün orada kalıp İnegöl'e döndük. Haberleri izleyince olayın vahametini daha iyi anladık. Biz onları yaşadıkça çocuklarımız gözümüzün önüne geldi.

Elhamdülillah o musibeti atlattık. Yaşayacağımız varmış. Rabbim ülkemizi korudu"