Türkiye’de iktidar tarafından ya da iktidara yakın gazeteciler, sendikalar, kurum ve kuruluşlar tarafından en çok dile getirilen konu Türkiye’de bir muhalefet eksikliğidir.

Bunu sık sık gündeme getirirler. Ana muhalefet tarafından bakarsanız bu konuda 100 haklı olduklarını ben de düşünüyorum.

CHP, bu lideriyle (ve de bu anlayışıyla) bırakın genel ya da yerel seçimi, ilkokulda kütüphane kolu başkanlığı seçimlerini dahi kazanamaz.

Fakat meseleye sadece CHP’den bakma kolaylığını da kabul etmiyorum. Türkiye’de MHP ve özellikle Devlet Bahçeli gerçeğini biraz gözden kaçırıyoruz gibi geliyor.

Evet, Bahçeli girdiği hemen hemen her seçimi kaybeden başarısız bir politikacı olarak değerlendiriliyor.

Bahçeli’nin kısa, orta hatta uzun vadede iktidar olma şansı çok düşük olarak görülüyor. Fakat, Bahçeli’nin kendisi ve partisinin öncesinde ülkenin geleceğini düşündüğü anlayışı görülmüyor.

Ben, milliyetçi bir anlayışa çok yakın biri değilim. MHP’ye de 1999 seçimlerinde Adana’da Seyhan Belediye Başkanlığı haricinde oy vermişliğim de yoktur.

Yakın zamanda da oy verme gibi bir düşüncem de yok. Ayrıca şahsen ırksal üstünlüklerden, ‘Ne Mutlu Türküm, Kürdüm, Arnavutum’ yaklaşımlarının yanından bile geçmem.

Fakat, Bahçeli’ye fikirsel olarak katılmasam da partisini ve kendisini, ülkenin durum ve şartlarının önüne geçirmeyişine hayranım.

99 seçimlerindeki başarısını terörist başının yakalanmasına borçlu olan MHP, barajın altında kalacağını bile bile 2002 Kasım seçimlerini zorladı.

Ecevit’e oynanan oyunu gördü ve hasta bir Başbakan’dan, hasta bir ülke konumuna getirilmesine müsaade etmedi. Bir manada partisini ve kendisini feda etti.

MHP, meclis dışında kaldıktan sonra 2007 seçimlerinde tekrar mecliste yer aldı. DP ve ANAP’ın Cumhurbaşkanlığını kilitlemesinin ardından gözler MHP’deydi.

MHP, CHP’nin oyununa gelmedi ve Cumhurbaşkanı sorununun uzamasının önüne geçti.

Devlet Bahçeli, ülkede bir kangrene dönüşen başörtüsü sorunun çözümünde de elini taşın altına koydu. Laik çevrelerin her türlü provokatif yaklaşımlarına rağmen 411 elin arasında MHP’li vekillerin de elleri vardı.

Anayasa Mahkemesi sonrasında bu yasayı iptal etse de; MHP, belki de bugünkü çözümün ilk kilidini açan partiydi.

Gezi eylemlerine ülkücüleri yaklaştırmadı. Gezi’yi bahane eden ve ülkeyi savaş alanına çevirenlerin ekmeğine yağ sürmedi.

Başından beri karşı olduğu Çözüm Süreci çalışmalarında süreci provoke edecek yaklaşımlardan uzak durdu.

Ve son olarak sınırlarımıza kadar gelen IŞİD tehlikesine karşı tezkereye destek veren tarafta oldu. Kobanieylemlerinde sağduyu çağrısını yapan isimdi.

Evet, Bahçeli seçim sonuçlarına göre başarısız bir isim. Fakat Bahçeli, ülke geleceği adına alınacak kararlarda partisini ve kendisini bir kenara koyarak; oy beklentisi değil, ülkenin geleceği düşüncesiyle hareket eden bir isim.

MHP’siz bir meclisi 2002-2007 arasında yaşadık. Her türlü demokrasi dışı müdahale anlayışı ve çabalarını gördük.

Ben Türkiye’nin 2023 hedefine ilerlerken; Bahçeli anlayışındaki MHP’nin varlığıyla ülkeye güç vermeye devam edeceğine inanıyorum.

Umarım MHP, Bahçeli’den sonra da bu yoldan sapmaz.