İYİ Parti’de üst düzey istifa! İYİ Parti’de üst düzey istifa!
DEVLETTEN AYRILMIŞTI

Uzun yıllar Devlet Hastanesi’nde görev yaptıktan sonra Tam Gün Yasası sonrası ayrılan ve kendi muayenehanesinde hizmet veren Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Psikiyatrist Dr. Sinan Orhan, gazetemize verdiği röportajda İnegöl’ün ruh sağlığı profilini de çıkardı.

STRES NASIL YENİLİR"

Çağın hastalığı stres konusunda da değerlendirmelerde bulunan Orhan, stresle baş etmek için stresin iyi yönetilmesi gerektiğini aktardı. Dr.Sinan Orhan’la gerçekleştirdiğimiz röportajımızda bu sorunun yanıtını da bulabilirsiniz.

PSİKOLOG İLE PSİKİYATRİST ARASINDAKİ FARK NE"

İkisi arasındaki temek fark, psikologlar ruh sağlığı ile ilgili aksamaların tespitinde daha ön plana çıkıyor. Psikiyatristler ise tıp eğitimi alıyorlar. Hekimliğin bir dalı psikiyatri…

Psikoloji daha çok sosyal bilimler ile alakalı. Psikologlar Fen Edebiyat Fakültesi’nden mezun oluyor.

Psikiyatride biz hastalık demeyiz. Rahatsızlık, düzensizlik ifadesini kullanırız. Hastalık deyince tahliller, filmler, somut olarak tespit edilebilir bir şeyi kast ediyorsunuz.

Bizim alanımızda duygular, düşünceler ve davranışlar var. Aile içinde sıkıntılar, sosyal ve mesleki hayatında aksamalar, yaşamdan keyif almama, hayat devam ederken hayatın ritmini tutturamama gibi durumlar ortaya çıkıyor. Mutsuz, umutsuz, karamsar bir noktaya geliyor.

SİZE BU NOKTADA NE TÜR RAHATSIZLIKLAR GELİYOR"

Yaklaşık 24 yıldır bu mesleğin içerisindeyiz. 60, 70, 80’lerde olaylara bir reaksiyon olarak bakılırdı. Hayatınızda kötü olay oluyor ve üzülen insan bir takım rahatsızlıklar yaşıyor. Olayı yaşıyor ve buna reaksiyon deniyordu. Ayrılık reaksiyonu, yas reaksiyonu…

Son yıllarda teknolojik gelişimle beyin fonksiyon bozuklukları olduğunu anlamaya başladık. Son 20 yılda hastalıkların tanımlanması ile ilgili ciddi çalışmalar yapıldı. Şu an tıbbın en dinamik alanı beyin araştırmaları. Bu alanda büyük bir içme oluştu. Yeni ilaç tedavileri ile karşı karşıya kaldık.

Depresyon, şu an dünyada kalp ve bazı kanser türlerinden sonra en fazla maliyete yol açan, bedele yol açan 3.sıradaki rahatsızlık. Önümüzdeki 10 yıl içinde birinci sıraya tırmanması bekleniyor. Dolayısıyla bu tıbbı da yakından ilgilendiriyor. Araştırmalar da kamçılanmış oluyor.

Neredeyse her 5 kişiden birisi bunu yaşıyor. Hanımlar 2 kat daha fazla bunu yaşıyor. Erkekler çok yardım aramaya gitmiyorlar. Kadınlar, sorunu çözemiyorum birisi yardım etsin noktasında.

DOKTOR DOKTOR, HOCA HOCA DOLAŞIP EN SON SİZE GELEN DE OLUYORDUR.

Biz insanlara tahlil, filmle gösterilebilir bir hastalığı tedavi etmiyoruz. İnsanlara bu durum metafizik şeyleri düşündürüyor. Uğrak olmuştur, nazara gelmiştir, büyü yapılmıştır. Hastalarımın 90’ı mutlaka hocaya gitmiştir. Nazara gelip, uğrak olup okutmuşlardır. Bu çok normal…

Bizim hastalarımız tahlil yapıyor, film çekiyor. Doktorlar psikolojik diyor, takma kafana deyip gönderiyor. Ne yapacağını söylemiyor. Çevresindekiler ‘Sen kendi kendini hasta ediyorsun’ diyorlar.

‘Ben kendi kendimi hasta etmiyorum’ diye düşününce de uğrak oldu, cinlere karıştı, nazar değdi düşünceleri yeşermeye başlıyor. Ben bunu kınamıyorum. İnegöl’de ‘Ben Allah rızası için okuyacağım ama psikolojik tedavi al’ diyen hocalar da var.

DİĞER DOKTORLAR, AĞRINIZ NEYSE ONU ORTADAN KALDIRACAK İLAÇLAR VERİYOR, BELKİ AMELİYATLA SORUNU ÇÖZÜYOR. AMA SİZİN TEDAVİLERİNİZ ÇOK FARKLI, DAHA UZUN VADEDE ÇÖZÜMLERİ VAR. DAHA MI ZOR İŞİNİZ"

Çok sabır gerektiren bir alan. Bizim elimizde tahliller, filmler, tanı araçları yok. Sabra ve zamana ihtiyacımız var. Ben devlette 21 yıl çalıştıktan sonra Tam Gün Yasası sonrası devletteki görevimi bıraktım.

Hastanede yeterlice zaman ayıramıyorsunuz. Zaman çok önemli... İnsanın meramını anlatması önemli… O yönüyle zor. Çok sihirli çözümler yok.

İnsan varlığını belirleyen çok değişken var. Biz bazen kendi şartlarımızı değiştiririz ama ortamı değiştiremezsiniz. Hayatının gerçekleri var, evinde kocası, kaynanası var. Aile içinde dinamikleri değiştiremezsiniz. En kısa tedavimiz 6 ay sürüyor.

Somut verilerle ortaya koymak, anlatmak, kişinin anlayacağı dile dönüştürmek zor. Zaten insanlar sorunun kendinden kaynaklandığını bilseler doktora gelmiyorlar. Haciz gelmiş, doktor ne yapsın. Ailede bir şey değişmeyecek. Doktor ne yapsın" Bize geliş bir imdat çığlığı gibi oluyor.

BU KADAR İNSANIN DERDİNİ DİNLİYORSUNUZ. BU SİZİ DERT SAHİBİ YAPMIYOR MU"

Bu bize çok sorulur. Bizim eğitim dönemimizde önce tedavi arayanların koltuğunda oturuyoruz. O psikolojiyi anlıyoruz. Bizim de zaman zaman meslektaşlarımızdan destek aldığımız zamanlar oluyor.

Sinan Bey, hastalarla uğraşa uğraşa hasta olmuş diyenler oluyor. Ama insanlar bizim yaptığımız için zorluğunun farkında. Bu severek yapılacak bir iş. Para kazanayım, servet kazanayım düşüncesiyle yapılacak bir iş değil.

Bir yılda 20 bin kişiye bakıyordum

FİLMLERDE İZLEDİĞİMİZ ‘ÇOCUKLUĞUNA DÖNELİM’ OLAYI VAR. HALA KULLANIYOR MUSUNUZ BU TEKNİĞİ" NEDİR BU TEKNİK"

50,60’larda bu derece ilaçlar, gelişimler yoktu. Ondan dolayı da insanların çocukluk yılları çok önemseniyordu. Divan ve divana uzanıp çocukluğunu anlatan birisi. Psikanaliz seansları diyoruz biz bunlara. Psikiyatride artık bu derece önemsenmiyor. Çok uzun soluklu bir olay.

Ayrıca çocukluğu berbat geçmiş ama hayatında bir düzen oluşturmuş kişileri ve çocukluğu el bebek, gül bebek geçmiş ama sorunlu bireyleri görünce o zaman bu tez çöktü. Başka değişkenler var. Ona odaklanmaya başlıyorsunuz.

Geçmişte yaşadıklarımız bugünü etkiler, acılar, ihmal edilmemiz, tacizler yaşanmış olması ruhsal travmalar etkileyebiliyor. Ama bugünü sorunlarının hepsi kötü çocukluktan kaynaklanmıyor.

Ruh ayrı, beden ayrı bir şey diye düşünülüyordu. Ruh imani bir şey. Hekimliğin konusu ruh olmaz. Psikiyatride artık biyolojik tedaviler, ilaç tedavileri, kısa soluklu tedaviler başladı. 2011’de devletten ayrıldım.

Tek başına çalıştım uzun süre. Bir yılda 20 bin kişiye baktığımı hatırlıyorum. 20 bin kişiye çocukluğunu anlat seansı yapma imkanı yok.

İNEGÖL’ÜN PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR KONUSUNDA NASIL DEĞERLENDİRİRSİNİZ"

İnegöl çok kozmopolit bir yer. Ben geldiğimde tabelada 90 bin yazıyordu, bugün 236 bin yazıyor. 2001 krizinde 1500 mobilya atölyesi iflas etmişti. O zamanlar başvurular ekonomik sıkıntılar içerisindeki sorunlardan kaynaklanıyordu. 10 yılda Türkiye iktisadi bir kalkınma yaşadı. Bu hızlı bir dönüşüme yol açtı. Nüfus hareketi, yeni bir kimlik oluşturma, modernleşmenin de etkisi.

Sosyal medya, cep telefonlarının yaygınlaşması da yeni sorunlar getirdi. İnegöl’ün dinamik bir yer olması, göçün belirleyici olması, özel sektörün egemen olduğu bir yer olduğu için hızlı iş değişimleri ve iktisadi iniş çıkışları da sıkıntılar oluşturabiliyor. Yeni kozmopolit yapı, birbirinden kız alıp vermesi ve kendine özgü gelenekler açılmak zorunda kaldı.

Farklı kültürlerin birbirinden kız alıp vermeleri, birbirine karışması, kaynaşma ve bunların getirdiği ilişki sorunu, evlilik sorunları, ayrılıklar, boşanmış ailelerin çocukları da karşımıza çıkıyor.

Stresle nasıl baş edeceğiz"

BÜTÜN HASTALIKLARIN KAYNAĞI STRES DENİYOR. UZMANINA SORALIM STRESTEN KURTULMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ"

Stres hayatımızın bir parçası. Stresi sadece kötü olarak algılamamalıyız. Bizim için avantaja çevirebiliriz. Bakış açısını değiştirmeliyiz. Hayatın vazgeçilmezleri var. Çalışıyoruz, faturalarımız var, tüketim toplumuyuz. Neden cep telefonum son model değil diye dert yapıyoruz.

Stres aslında hayatımızın kaçınılmaz bir varlığı hayatımızı doğru yöne çevirmenin yöntemi şu. İş hayatımızın finansmanını sağlıyor. İş çok önemli. Ailemize bakmak gibi bir misyonumuz var.

Hayatımıza lezzet katacak, üstüme vazife değil ama rahatlamak için huzur için yapıyorum diyeceğimiz aktiviteler yapmalıyız. Biz doğru şekilde stresi yönetmeliyiz. Onu kontrol etmenin yöntemi de huzur bulduğumuz aktiviteler yapmak. Hobiler edinmek, mutlu olacağımız gönüllü işler yapmak. Başkaları için bir şeyler yapmak. İnsan stresini yönetemeyip hasta olabiliyor.

Kaliteli dinlenip, kaliteli beslersek kendimizi stresi daha iyi kontrol edebiliriz. Stres ihtiyatlı olmamızı sağlıyor. Stresi iyi yönetirsek güzel. Yönetemezsek kaosa dönüşüyor. Haftanın bir günü balığa, ava gidiyor insanlar:. Ailesiyle birlikte mangala, pikniğe gitmek. Stresi yönetemeyip stresin esiri olduğumuzda o zaman zihnimiz sanal stresi yaratıyor.

Psikolojik rahatsızlıklarda sanal stres var. Felaketler var bir de bizim felaketleştirmemiz var. Felaketleştiriyorsak o zaman doktora gitmemiz gerekiyor