Cuma akşamı Saadet Partisi’nin Aralık ayı İlçe Divan Toplantısı’ndaydım. Pazar günü de AK Parti İlçe Kongresini takip ettim.

Beni yakından tanıyanlar bilir. İmam Hatip mezunu olmama rağmen Milli Görüş camiasına çok da yakınlığım olmadı.

Onun için Saadet Partisi’ni değerlendirirken; dışarıdan daha rahat bir şekilde değerlendirme yapabiliyorum.

AK Parti’nin 5. Olağan Kongresi mi, Saadet Partisi’nin rutin aylık bir toplantısı mı daha coşkuluydu derseniz; Saadet’in 500 kişiyi bile bulmayan o rutin toplantısının çok daha coşkulu olduğunu belirtebilirim.

Bunun sebebini dün Genel Yayın Yönetmenimiz Ömer Şen’in AK Parti’nin kitle partisi olmasına bağlayan yazısında bulabilirsiniz.

Coşku, sandığa yansır mı? Yönetim kurulu listesi, İlçe Başkanının şu ya da bu olması, hatta adayın kimliği ne derece etkili oy kullanmada?

Onun için Saadet Partisi örneğini verdim. İdeolojik partilerde insanların birbirlerini motive eder şekliyle ‘Geliyoruz, iktidar olacağız, o iş bitti, bir tek bizden korkuyorlar’ söylemleri çok olur.

“2015’te AK Parti olmayacak” gibi uçuk iddialar da bu tür ideolojik partilerde daha çok seslendirilir.

Tabanın coşkusundan çok; kitlelerin ne düşündüğü, oy verme eğilimleri, lider karizması çok daha önem arz ediyor.

Doğal olarak ben salonlardaki coşkuyu çok önemsemiyorum. Eğer coşku arıyorsanız Saadet’in toplantıları bu noktada en coşkulu alanlar.

Fakat hepimiz şunu biliyoruz ki İnegöl’de 2015’te AK Parti yine en az 50 oy alacak, Saadet 10’u başarı sayacak.

AK Parti’ye son seçimlerde oy verenler için ne Bülent Temelli ve yönetimi, ne Hüseyin Şahin, ne de Alinur Aktaş ismi önemliydi.

Hatta AK Parti dahi Tayyip Erdoğan isminin önünde olamadı. Doğal olarak salondaki Bakan gelmesine rağmen coşkunun olmaması AK Partililer için çok da önemli olduğunu düşünmüyorum.