İnegöl Belediyesinin düzenlediği geziyle, 3 gün Bosna'da bulundum. Belediye Başkan vekili Turgay Yel, belediye meclis üyeleri, AK Partili yöneticiler ile basın mensuplarının katıldığı gezi, Cumartesi gecesi başlayıp, Salı akşamı İnegöl'e dönmemizle son buldu.

Bu geziyle benim için birçok ilk gerçekleşirken, geziyle ilk yurt dışı seyahatimi yaptım ve ilk defa uçağa binmiş oldum. Öncelikle şunu belirteyim, belediyenin düzenlediği bu gezi bende çok derin izler bıraktı. Hayran olduğum Bosna-Hersek'i gezmek benim için çok heyecan verici oldu.

Gezimiz Cumartesi gecesi 04.00'te belediye önünden başlarken, 3 saatlik yolculuğun ardından İstanbul'a ulaştık. Yolculuk esnasında geziye katılanların heyecanı ve merakı gözlerinden okunurken, pasaport işlemlerinin ardından 09.40 uçağıyla Bosna'ya hareket ettik.

İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanından ülkenin başkenti Saraybosna'ya 1 saat 20 dakikalık bir uçak yolculuğuyla ulaştık. Havaalanından çıkarak rehber eşliğinde ilk olarak Saraybosna sokaklarını gezmeye başladık.

Savaşın izlerini taşıyan sokaklarda gezerken, tramvay hattı üzerinde ilerleyen tramvaylar hem ilgimizi çekti hem de bizi hayretler içerisinde bıraktı.

Kısa süren Saraybosna ziyaretinin ardından kardeş şehir Donji Vakuf'a giderek belediye başkanı Huso Susic'i ettik. İftar öncesi serin bir havada yapılan kardeş şehir gezimizde, İnegöl Belediyesinin yapmış olduğu birçok esere rastlamak mümkün.

Başkan Huso Susic'in rehberlik ettiği gezimizde, Prusac köyünden 8 kilometre ileride 1100 rakımlı dağda gezdik. Burada Ayvaz Dede'nin gördüğü rüyanın ardından yarılan dağın içinden geçerek, Ayvaz Dede Şenlikleri'nin düzenlendiği tören alanına ulaştık.

Ziyaretlerimizin ardından İnegöl Belediyesinin hayırseverlerin destekleriyle düzenlendiği iftara geçtik. 350 kişiye verilen iftar yemeğinde birçok güzellik yaşanırken, Boşnak vatandaşlar İnegöl ve Belediye Başkanı Alinur Aktaş'a karşı büyük sevgi gösterisinde bulundu. Burada 200 ihtiyaç sahibi aileye de gıda yardımı yapıldı.

1 günlük kardeş şehir gezimizin ardından Saraybosna ve Mostar gezileri için yola çıktık. Şehirlere giderken yol boyunca yemyeşil ormanlar ve berrak nehirler eşlik etti bize.

Rehber eşliğindeki gezimizde, 16 Nisan 1993 günü en küçüğü 3 aylık en büyüğü 82 yaşında olan 116 Boşnağın şehit edildiği Ahmici köyü, Mostar'a 22 kilometre mesafede bulunan Blagay Tekkesi ile Vezirler Şehri Travnik olmak üzere birçok tarihi yeri gezdik.

Daha sonra Mostar'a gitmek üzere yola çıktık. Yolculuğumuz sırasında Konya kardeş şehir olan Konyiç ve Neretva şehirlerinden geçerek üzüm bağları arasından Mostar'a ulaştık.

Şehre adını veren tarihi Mostar köprüsü ise herkesin görmesi gereken bir köprü. Mostar gezimiz sırasında bir kişinin köprüden atladığına şahit olduk.

1 saatlik Mostar gezimizi sonlandırarak, başkent Saraybosna'ya hareket ettik. Burada Saraybosna'nın meşhur Başçarşısını gezdik. Ünlü Bosna çeşmesinin de bulunduğu Başçarşı'da Boşnak kahvesinin tadına bakarak, çayımızı yudumladık.

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da hala savaşın etkilerini görmek mümkün. Dış cephesinde hala (belki de ibretlik tutulan) kurşun delikleri olan binalar, çok sayıda görülen mezarlıklar, savaşın acı yüzünü capcanlı yaşatıyor.

İlk yurt dışı deneyimim olan Bosna Hersek'ten ayrılmadan önce Aliya İzzetbegoviç'in kabrini ziyaret ettik. Ziyaretin ardından Saraybosna havaalanından saat 11.20'de kalkan uçakla İstanbul'a gelerek, 3 günlük Bosna ziyaretimizi sonlandırdık.

Ziyaretimizde, savaşın izlerine şahit olmak, acılarını yüreğimizin derinlerinde hissettiğimiz Bosna Hersek'te gezilecek yerlerini gezmek mesele değildi ancak bizim kalbimiz Bosna'da kaldı o kötü oldu...

Biz gezerken kim Boşnak, kim Sırp, kim Hırvat ayırt etmekte zorlandık ancak Türklere olan ilgisi ve sempatisi Boşnakların kimliğini ele verdi. Gezi sırasında benim ilgimi çeken en güzel şey trafikte ayağınızı caddeye attığınız anda bütün araçların durması oldu.

Ülkede ne korna gürültüsü var, ne bağırıp çağıran sessizlik hakim. İnsana ve çevreye saygı ön planda. Ülkenin Boşnak, Sırp ve Hırvat kökenli 3 Cumhurbaşkanı var. Her konuda üçünün uzlaşmasıyla karar alınabiliyormuş ve bu nedenle bürokratik işlemler hayli uzun sürüyormuş.

Amacına ulaşılan gezinin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, 'Allah'a emanet' diyen Bosnalı Boşnak kardeşlerimizi ve mis gibi lavanta kokulu kentleri özleyeceğim...

BOSNA'NIN TARİHİ

3 günlük ziyaretimizde bize eşlik eden rehberlerimizin verdiği bilgilere ise Bosna-Hersek topraklarının ilk yerleşimcileri İliryalılar olmuş. 1180-1463 yıllarında Bosna Krallığı burada güçlü bir devlet olarak hüküm sürmüş.

Daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'na katılan topraklar Avrupa'nın ilim merkezlerinden birisi haline gelmiş. 400 yılı aşkın Osmanlı yönetiminde kaldıktan sonra 1878'de Avusturya-Macaristan yönetimine bırakılarak ülke yeniden yapılandırılmış.

1918'e kadar süren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimi sırasında Bosna'daki Müslüman nüfus Osmanlı yönetimi altındaki diğer topraklara göç etmiş ve onların terk ettiği yerlere Sırplar yerleştirilmiş.

Bu topraklar 1.Dünya Savaşı'nda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı'nın bir parçası olmuş, krallığın adı sonradan Yugoslavya Krallığı olarak değiştirilmiş.

1989 yılına Yugoslavya'nın dağılma süreci başlıyor. Sırplar ilk olarak Kosova'ya saldırıyorlar. 1992 yılında da Bosna Hersek'te savaş patlak veriyor.

Bosna, referandumla bağımsızlığı ilan ettikten sonra Sırplar, Yugoslav ordusuyla Bosna'yı kuşatıyor.

Bursa Osmangazi'de Bin Yıllık Gelenek Tekrar Canladı Bursa Osmangazi'de Bin Yıllık Gelenek Tekrar Canladı

1992-1995 yılları arasında süren, binlerce Sırp, Hırvat, Boşnak kişinin hayatını kaybetmesine sebep olan, 'Srebrenitsa Katliamı' ile hafızalardan silinmeyen savaş ise 14 Aralık 1995'te imzalanan Dayton Barış Anlaşması ile sona ermiş.

Dayton Antlaşması silahları susturdu ancak ülkeyi karışık bir devlet yapısıyla baş başa bıraktı. Bu anlaşma sonucunda ülkenin 3 Cumhurbaşkanı, 9 başbakanı, yaklaşık 400 parlamenteri, 600'e yakın da bakanı oluyor.