Beypazarı maden suları  toplatılıyor Beypazarı maden suları toplatılıyor
Cem Taşkıner'in köşe yazısı: AK Parti, belki de kurulduğundan bugüne en zor seçimine giriyor. 2002 seçimleri ile birlikte girdiği her seçimi kazanan ve bu seçimin de mutlak favorisi olan AK Parti için bu seçimin önemi çok büyük. Çok büyük zira Tayyip Erdoğan’sız ilk seçim. Mağduriyetsiz -son 1,5 ayda bir şey çıkmazsa- bir seçim. Kürt seçmenin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde büyük teveccüh gösterdiği HDP’nin bu kez parti olarak girdiği ilk seçim. Gücü %1,5-2 dolaylarında olsa da cemaatin desteğinin olmadığı ilk –genel-seçim. 13 yılın verdiği yıpranmışlığı da işin içine katarsanız; ciddi oy kaybının beklendiği de ilk seçim. Beklendiği derken uyduruk anket firmalarının anket sonuçlarına göre değil, bu işin hakkını verenlerin sonuçlarına göre konuşuyorum. Şuradan başlayalım. 2002, 2007 ve 2011 seçimlerinde AK Parti’yi tercih etmemiş biri, hangi gerekçeyle AK Parti’ye oy verir" Tayyip Erdoğan’a oy vermemiş biri neden Ahmet Davutoğlu’na oy verir" Yani, AK Parti, yeni seçmenin dışında daha önce oy almadığı seçmenden oy alamaz. Yani, AK Parti %50’nin üstüne bir şey koyamaz. Bilakis, oy kaybı yaşar. 2011 AK Parti için zirve noktadır. Bundan HDP’ye gidebilecek oyları düşün. En az 3 puan. Zira Kürt seçmen, AK Parti nasılsa mecliste olacak; HDP de olsun diyecektir. Doğu’da AK Parti’nin büyük bir oy kaybı muhtemel. Çözüm sürecinin getirdiği rahatsızlık dolayısıyla AK Parti’de oy kayması da yüksek ihtimal. Özellikle AK Parti’deki milliyetçi oylar 2-3 puan aralığında MHP’ye doğru yola çıktı bile. Cemaatin gücünün %1,5-2 dolaylarında olduğunu aktarmıştık. Son yerel seçimler de bunu gösterdi. Cemaat, 12 yıl boyunca desteklediği AK Parti’yi terk etti. Yerel seçimlerde karşısındaki en etkili adaya oy veriyorlardı. Şimdi kimi destekleyecekler bilinmiyor. Ama cemaat için AK Parti’ye karşı desteklenecek en doğru adres MHP. Cemaate yakın bazı isimlerin HDP demesine de şaşırmıyorum. Sadece bu basit hesap dahi AK Parti’nin bu seçimlerde %42 dolaylarında bir oy alacağını ortaya koyuyor. Tabii bunu hesap ederken; listelere tepki, Büyükşehir Yasası ile birlikte kırsaldan gelebilecek tepkiler, Tayyip Erdoğan’ın olmaması kısımlarını eklemiyorum. Onlar çok bilinmeyenli denklemin göremediğimiz kısımları. 2007 seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı ve muhtıra mağduriyeti, 2009’da kapatma davası mağduriyeti, 2011’de Ergenekon mağduriyeti, 2014’te cemaat mağduriyeti ile tepki oylarını çeken AK Parti, 2015 seçimleri için henüz bir mağduriyet bulamadı. Son 1,5 ayda herhangi bir mağduriyet olmaması durumunda anketlerdeki 42-43 dolaylarında bir sonuç AK Parti için düşüşün başlangıcı olur. Belki de ANAP misali bir çöküşe adım da olabilir. AK Parti, 2001’de millete hizmet yolunda yola çıktı. 13 yılda önemli adımlar attı. Türkiye’nin dönüşümüne ve gelişimine imza attı. Ama son yıllarda o milletin hizmetçisi rolünden, milletin efendisi olma çabalarını da not etmek lazım. Ben AK Parti’nin 2001 yılındaki ayarlarına, yani tabiri caizse fabrika ayarlarına geri dönmesi gerektiğini düşünüyorum. Onun için bu seçimde –koalisyona mecbur olmama adına- tek başına iktidara devam ama oy oranlarındaki düşüş ile de makam sarhoşluğundan uyanma adına yüzüne bir kova su dökmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Türkiye genelindeki sıkıntının İnegöl’de de süreceğini belirtmek lazım. Büyükşehir Yasasında verilen sözler tutulmadı. Kırsal kesimde ciddi sıkıntılar ve tepkiler var. Bu tepkileri de hesaba katarsak; %66 oy alan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 10 puana yakın bir düşüşü ihtimal dâhilinde. Velhasıl seçimlere 1,5 ay kala mağduriyetlerin, olağanüstü olayların yaşanmadığı bir iklimde yerel ve genel seçim tahminlerimi yineleyerek siyasi partilerle ilgili değerlendirmelerimi sonlandırayım. İnegöl’de %56 AK Parti, %20 MHP, % 8 CHP, %7 SP ve %6 HDP, Türkiye genelinde de %42 AK Parti, %25 CHP, %17 MHP, %10 HDP, %4 SP. Benim tahminim bu. Bakalım ne olacak. Seçimler ülkemiz için şimdiden hayırlı olsun.